Yeniden merhaba,
Yaratıcı yazma kursu bitti. Çok zevk aldığım bir süreçti. Metamorfoz Sanat Evi'nin katkılarına ve rehberimiz Birten Engin Naliş hanıma ve yol arkadaşlarıma teşekkürlerimle.
Sanırım bundan sonra bu tarz yazılarımla karşılaşma ihtimaliniz olacak.
BİZİM BÜYÜK YANILSAMALARIMIZ
Bir yerde bir süre yaşamaya başladığımızda hayatımızın
routine girdiğini ya da aynılaştığını söyleriz. Arkadaşımız arar telefonla, hal
hatır sorar, biz cevaben "işte her şey aynı bildiğin gibi" deriz.
Yeni bir iş yerine gireriz, adı üstünde “ yeni bir iş yeri”dir.
Masalar, duvar renkleri, insanlar, işin kendisi, müşteriler, birlikte
çalıştığınız iş ortakları, her gün kullandığınız masa üstü aksesuarlarınız,
departmanın ekipmanı, işe başlama ve bitiriş saatleri, sözleşmeler, yönetmelikler,
müdürler, üst yönetimler, alt kadrolar, yan kadrolar, yan departmanlar,
maaşlar, v.s hepsi yenidir. Fakat gel zaman git zaman sonra tanıdıklık başlar,
ve bir süre sonra orası “iş yeriniz” olur ve işte o zaman başlar aynılık ve
routin. Sorulduğunda biz yine aynı cevabı veririz. Bildiğin gibi.
Yeni bir eve taşınırız, yeni bir mekana, belki eskiye ait eşyalar
gelir oraya, belki yenileri alınır, ama ev ve mekan farklıdır, komşular farklı,
mahalle farklı, semtteki ağaçlar farklı, bir süre sonra onlara da alışırız, ve
bize aynı gelmeye başlar. Bildiğimiz gibi.
Diyelim ki emekli olduk, farklı bir hayata başladık. Artık “
işin routin” i çıktı hayatımızdan, hobilerimizle ilgileniyoruz, torun torba ile
uğraşıyoruz, gülleri budayıp temiz havayı içimize çekiyoruz. Bir süre sonra
hayat gene bildiğin gibiyle cevaplanır.
Bildiğin gibi, yanıtı aslında bizim yanılsamamız değil midir?
Hayatı bilebiliyor muyuz? her günümüz aynı mıdır gerçekten.
Önce biz, kendimizi aynada her gün,aynı görüyormuşuz gibidir, günden güne yüzümüzdeki
çizgiler belirginleşir ve her gün farklı uyanırız aslında. Bazı günler çok
enerjik, bazı günler karamsar, bazı günler korkulu, bazı günler heyecanlı.
Aslında bizle beraber mekanlarımız da değişir, her alışverişte evden bir şeyler
eksilirken aynı zamanda eve bir şeyler girer, her gün evin kendi yaşam döngüsü
evi değiştirir ufaktan, bazen kapı kolları aşınır, bazen duvarlarda bir çizik
oluşur, bazen biblolar yere devrilir, bazen mobilyaların yeri değişir.
Kapı komşumuz taşınır yenileri gelir, üst kat satılır,
mahalle bakkalı markete dönüşür, ev telefonları cep telefonlarına, hızla
radyolar çoğalır, tv kanalları açılır üst üstte, sinemalar belli semtlerden
alışveriş merkezlerine gelir, alışveriş merkezleri mahallelerin içine sokulur
ve hatta birden fazla artar.
İş arkadaşlarımız artar, işe gittiğimiz yollar değişir ya da
alternatifler çoğalır, serviste gidip geldiğimiz arkadaşlar değişir, aynı
olduklarını zannettiklerimiz bizimle birlikte değişmeye başlamışlardır,
saçlarının rengi değişir, giyim sitilleri değişir, Yeni bir sevgili bulurlar,
ya da kocalarından boşanırlar. Eşlerinin ya da sevgililerinin üzerine birer partner
eklerler gizliden, yeni bir heyecan dalgasına düşerler, ana babalarını
kaybederler büyük bir yalnızlık duygusu ya da acı içinde kavrulurlar. Biz se
bunların belki de hiç birinin farkında değilizdir.
Emeklilik hayatının da bir süre sonra aynılığı benzerdir.
Bizden öncekiler gibi
yaşıyoruzdur. Karnımızı doyurmak için çalışıyor, üremek için doğuruyor, torun
sahibi oluyor, emekli oluyor, hastalıklarla boğuşuyor, ve ….
Aynı mıdır hayatımız, bildiğin gibi midir?
Hangimizi biliriz yaşamı? Hangimizin bildiği gibidir? Hangi
bildiği? Her yaşamın ortaklıkları vardır elbet, ama her kesin tat algısı, her
kesin acı algısı, her kesi kanatan, kavuran şeyler aynı mıdır? benzer midir? ne
kadar farklıdır? Hepimiz aynı hüznü mü yaşarız ayrılıklardan, hepimiz aynı mı
alışırız yeni işyerine? hepimiz görür müyüz gökyüzünde yağmurdan sonra çıkan
gökkuşağını? hepimiz mi fark ederiz şehirlerde çiçek açmış eksoz gazı altında
mutsuz erik ağaçlarını? hepimiz mi fark etmeyiz tinerci çocukların yüzlerindeki
kaybolmuşlukları? hepimiz mi görmeyiz üst ya da alt geçitlerde elleri üşümüş,
burnu kızarmış soğukta mendil satan çocukları? hepimiz mi görmeyiz misafirliğe
gittiğimizde altımıza serilen sandıktan çıkmış beyaz eski dokuma çarşafı ya da
eski tarz yorgan iğnesiyle nevresime dikilmiş yorganları.
Hayat aynı mıdır? Bildiğin gibi midir?
Karşımızdaki, yanı başımızdaki
bilir mi gerçekten iç dünyamız da olup bitenleri, ve ne kadarını, fark eder mi
yüzümüzdeki ifade değişimini ya da ne kadarını, bahçeye misafir gelmiş yaba
sümbülünün açtığını, her sene badem ağaçlarının aslında aynı zaman da çiçek
açmadıklarını, açtıklarındaysa bir önceki seneye çok benzemesine rağmen her
seferinde başka coşkuyla ya da coşku şiddetiyle açtığını, her sene kırılan ya
da eksilen dalları olduğunu, ne kadarını fark ederiz. Her sene gelen
kırlangıcın bir zaman sonra gelmediğini, kedilerin çoğalıp azaldığını, kediler
çoğaldığında kertenkelelerin azaldığını, tavuklalar arttığında kene ve
çekirgelerin azaldığını, bahçedeki
meyve ağaçlarının bitkilerin her sene farklılaştığını ne kadar fark ederiz.?
Yeni tanıştığımız insanlarla çoğaldığımızı, her okuduğumuz
kitabın, her yeni yazdığımız yazının, her yeni öğrendiğimiz türkünün, her yeni
yaptığımız yemeğin, her yeni keşfettiğimiz şehirlerin ve her yeni yolculuğun,
bizi ne kadar çoğalttığını ve değiştirdiğini nasıl fark etmeyiz? Kırk senelik kocanızın aynı koca olmadığını
kırk senelik ana babanızın aynı ana baba olmadığını, kırk senelik kardeşin ne
kadar da değiştiğini, kaç arkadaşı dostu geride bıraktığınızı, kimilerinin geride
kalmış olduğunu düşünseniz bile yıllara ve mesafelere inat eski sıcaklıkla
sarılsanız bile hepimizin aslında ne kadar değiştiğimizi nasıl fark etmeyiz?
Gardrobumuzdaki giysiler, saç şeklimiz, acı algımız, hüzünlerimiz, göz yaşlarımız, ağlamalarımız,
gülümseyişlerimiz, kahkahalarımız kaç kez değişmiştir? Kullandığımız kelimeler,
kelimeleri çıkardığımız sesler, söyleyiş şeklimiz kaç kez değişmiştir?
Evet kabul ediyorum, belli başlı benzer ana çizgiler
aynıymış gibi görünür, ama sanırım bizim en büyük yanılsamamız, karşı tarafın
aynılıktan anladığını bizim aynılığımız olarak anladığını zannetmemizdir. Oysa
bizim algılarımızla yanı başımızdakilerden tutunda başka ülkelerde başka
şehirlerde yaşayan en yakın ve en uzak ilişkilerimize kadar farklı değil midir?”
Aynı”, “bildiğin gibi” lafı bizim kolaycılığımız mıdır? Oysa bu söz yerine her
gün yeni keşfettiğimiz, her gün bize merhaba diyen, ve muhakkak merhaba diyen
yeni bir şey yok mudur hayatımızda?
Ben bu gün bahçeme misafir olmuş, belki benim taşıdığım,
belki kendisi gelen yaban süsenine merhaba, hoş geldin dedim, sizin de yeni
merhabalarınızın olması dileğiyle.
meral san / emecik / datça
st. 04:40