Öğle yemeği molası Meçova da.
Kuzu çevirme meşhur yemeği, ilk restoranda kalmamış, ikincisini deneyelim belki bulabiliriz. Ne yazıkki yok. Başka yemek istiyoruz. Yemekler ortaya, herkes diğerinin yemeğine ortak olabilir. Paylaşıyoruz tatları, hesapları.
Bu bölgede çok fazla hayvancılık yapılıyor, özellikle de koyun. Koyunun sütünden yapılmış gravyer, kaşar, mumlu peynir, beyaz peynir v.b çeşit. Bir arkadaşım peynir işlerine kaptırmış durumda onu hatırlıyorum, şimdi burda Deniz'de olmalıydı.
Hızlı alışveriş ve yola koyuluyoruz. Yine gün ışığı eğildi ve biz yine arabadayız. Arabadan çekiyorum fotoğrafları. Bu kez daha çok tünel geçiyoruz, Olimpiyatlar ve AB üyeliği sonucunda çok güzel otoyola sahip olmuş Yunanistan.
Yanya ve Selanik çok da yabancısı olmadığımız şehirler. Beni şaşırtmıyorlar. Ama köyler küçük birer kasaba havasında ve kendilerine has mimariye sahipler. Yanyadaki ilk akşam, gölü bulacağız diye yanlış yolda ilerlemişiz. Nihayet meyhaneler, tavernalar ve barlar sokağını buluyoruz. Bu akşam Uzo içeceğim. Plomaari.
Sabah uyandığımda uzonun sersemliği var üzerimde.
Bu gün bir arkadaşın dedesinin köyüne yolculuk. Delvinaki.
Köyü buluyoruz. Evleri yıkılmış ama bir akrabasının evi hala yerinde, içinde ise başkaları yaşıyor.
Aslında onlar da göçmek zorunda kalmışlar, İstanbul'un Kadıköyünden.
devam edecek....
Düzeltme Notu. Dil bilmemenin zorluğu işte, anladığını yanlış anlıyorsun. Meğerse arkadaşımızın dedesinin evi yıkılmamış, yandaki ev onlarınmış. Ailenin bir kısmı zaten İstanbulluymuş. Ve bu hanım uzaktan akraba, dede topraklarına Kadıköy'den göç etmiş. Ben fotoğraf çekeceğim telaşına her şeyi yanlış anlamışım. Yine de kavuşmanın, memleket topraklarından gelen misafirlerle, akrabalarla karşılaşmanın karışık duyguları okunuyordu yüzünden. Burada görünmeyen hepimizdeki duygusal ruh hali ve benim gözyaşlarımdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder